Hayali: Kitedit, çocuk ve gençlik edebiyatı alanında
faaliyet gösteren diğer girişimlerden oldukça farklı, yeni bir blog. Nasıl
tepkiler aldınız?
Kitedit: Her şeyden önce başta beklediğimizden daha fazla tepki aldık. Günün birinde okunacağımızı, tartışılacağımızı ve
ciddiye alınacağımızı biliyorduk, ama bunun bu kadar çabuk gerçekleşeceğini
ummuyorduk. Okurlarımız her yeni yazıyla birlikte artıyor, üstelik daha ilk
yazıdan itibaren çok çeşitli (ama hepsi alanla ilgili) kişi ve kuruluşlardan
çok güzel mesajlar aldık. Kimisi mail yoluyla kutluyor, kimisi isimsiz yorum yapıyor,
kimisi yorumunun haricinde bize özelden alanla ve yazılarla ilgili
düşüncelerini yazıyor. Cesaretimizi öven de, anonim kalmamızı eleştiren de oldu. Ama
genelde gerçek bir ihtiyacı karşıladığımıza dair olumlu tepkiler geliyor. En
güzeli: Katkılar almaya başladık. Bize yazı yazanların yanısıra, logo tasarlayan (yakında
kullanmaya başlayacağız), hatta bloğumuzu teknik olarak amatörce bulup
(aslında açık açık kötü sözcüğünü kullandı), daha modern ve etkili bir sayfa
için destek teklif eden var. Facebook ve Twitter’deki varlığımız da bu sayede gerçekleşti.
Hayali: Peki kitaplarını eleştirdiğiniz
yazar ve yayınevleri?
Kitedit: İşte, o cephede tam bir suskunluk hakim. Henüz cevap hakkını kullanan (bizim blog buna açık
olduğu gibi, pekala kendi mecralarını da kullanabilirler) çıkmadı. Söyleyecekleri
sözleri olmadığından mı, yanıt versek o yazılara daha fazla dikkat çekeriz
korkusundan mı bilmiyoruz. Bizim yorumumuz, eleştiri kültürünün belli bir
olgunluk ve kendine güven gerektirdiği. Ne yazık ki bu konuda hâlâ çok zayıfız.
Hayali: Şimdiye kadar 12 yazı
yayınladınız. Özellikle bazı yayınevlerinin kitaplarına daha fazla eğilmeniz
rastlantı mı? Bu objektifliğinize gölge düşürmüyor mu?
Kitedit: Hem rastlantı, hem değil. Rastlantı,
çünkü şu ya da bu yayınevinin, şu ya da bu yazarın kitaplarını eleştirmek üzere
yola çıkmadık. Rastlantı değil, çünkü bildiğimiz, okuduğumuz, çok tanıtıldığı,
çok reklamı yapıldığı için dikkatimizi çeken kitaplar genelde ismi cismi
duyulmuş belli yayınevlerinden çıkıyor. Yazarımız Uğur Y.’nin de bir önceki
yazısında belirttiği gibi, bugün sektördeki bazı yanlış eğilimler de bu
yayınevleri tarafından belirleniyor. Doğal olarak eleştiri oklarımız onlara
yöneliyor.
Bunun
objektifliğimize gölge düşürdüğü savınıza gelecek olursak. Biz edebiyat
eserlerinin niteliğiyle ilgileniyoruz. Ve bu nitelik onu yüz defa övseniz de
yüz defa yerseniz de değişmiyor. Objektif olup olmadığımızı anlamanız için
yazılarımızda neyi eleştirdiğimize bakmanız gerekiyor. Bu eleştiriler desteksiz
mi, haksız mı, öylesine ortaya atılmış karalamalar mı, değerlendirmeniz
gerekiyor.
Buradan bakınca
kriterlerimizi görmek hiç de zor değil. Yazıların okunurluğunu güçleştirmek
pahasına gerekçeli, alıntılarla desteklenen eleştiriler yapmaya özen gösteriyoruz. Bize
dışarıdan gelen yazıları bu açıdan yetersiz ya da zayıf bulduğumuz zaman
eliyoruz. Tüm eleştirilerimiz ciddi bir okuma ve araştırma sürecinin ürünü, kesinlikle
çala kalem, üstün körü, sırf eleştirmiş olmak için yazılar yazmıyor/yayınlamıyoruz.
Bizim objektiflik ölçümüz bu: Tanıtım yazılarının ve reklamların yarattığı
pembe sis perdesinin arkasındaki gerçeği bulmak ve adını koymak.
Evet, ad
koyarken kalemimizi korkak alıştırmıyoruz. Neyi görüyorsak onu söylüyoruz. Öte
yandan çocuk ve gençlik edebiyatı yayınlayan yüzlerce yayınevi var, piyasaya
durmadan yeni kitaplar sürülüyor. Hepsine eşit ölçüde yetişmemiz imkânsız. Öyle bir “adalet” kaygımız da yok. Bizim eleştirdiğimiz
kitaplardan çok daha ağır zayıflıklar barındıran yığınla kitap olduğunun farkındayız,
elbette. Ama bu eleştirdiğimiz kitapları zaafsız hale getirmiyor. Kaldı ki, sürekli
belli yayınevlerinden çıkan kitapları tümüyle desteksiz, gerekçesiz şekilde,
hatta kimi zaman maddi-manevi çıkar karşılığında tanıtan, övenlerin objektifliğinin
tartışılmadığı bir ortamda, böyle bir eleştiriyle karşılaşabileceğimizi de
sanmıyoruz.
Hayali: Kitedit’in hedef kitlesi kim? Şu
anki okurlarınız ile hedef kitleniz örtüşüyor mu?
Kitedit: Çocuk ve gençlik edebiyatını
şekillendiren, gelişmesine katkıda bulunan kesimleri hedefliyoruz. Bunlar yazarlar,
çevirmenler, editörler, eleştirmenler ve yayınevi çalışanları öncelikle. İkinci
halkayı da çocuk ve gençlik edebiyatının gerçek alıcısı olan anne-baba ve
öğretmenler oluşturuyor. Eğitimin içeriği egemen güç tarafından belirlendiği,
ama edebiyatın bundan bağımsız ve özgür olması gerektiğine inandığımız için çocuğun
hangi kitapları okuyacağı konusundaki seçimin öğretmenlere bırakılmaması gerektiğine
inanıyoruz. Öğretmenin ve kütüphanecinin rolü okumayı sevdirmek, okuma
alışkanlığını geliştirmekle sınırlı olmalı. İlerde bloğumuzda bunun
yöntemleriyle ilgili yazılara da yer vermeyi, ya da doğrudan öğretmen ve
kütüphaneciye hizmet/destek veren kardeş bir blog açmayı planlıyoruz.
Çocuk ve
gençleri şimdilik hedeflemiyoruz.
Halbuki öyle bir ihtiyaç da var. Yani doğrudan çocuğa seslenen nitelikli
bir edebiyat sitesi, dergisi ya da bloğuna. Keşke bu ihtiyacı karşılayacak
gücümüz, zamanımız olsa. Ama ne yazık ki, hedef kitlemizle az çok örtüşen şu
anki okuyucu kitlemizin ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlanıyoruz.
Hayali: Peki, bu işe ne kadar zaman, emek ve
kaynak ayırıyorsunuz? Eleştirdiğiniz kitapları nereden ediniyorsunuz? Size kitap
yollayan yayınevi ya da yazarlar var mı?
Kitedit: Bize kitap yollayan yazar ya da
yayınevi olmayacağını zaten biliyorduk. Olmamasını da istiyoruz. Bağımsızlık ve
objektiflik biraz da çıkar ilişkileriyle ilgili. Bu işten hiçbir çıkarımız yok.
Böyle kaldığı sürece de çok rahat ve huzurluyuz. Kitapların bir kısmı zaten
kütüphanemizde var, ayrıca her hafta kitapçıları gezip yeni çıkan kitapları
tarıyoruz. Dikkatimizi çekenleri alıyoruz. Belki büyük masraflar yapmıyoruz,
ama bu işe büyük zamanlar ayırıyor ve küçümsenmeyecek bir emek veriyoruz. Tabii,
her şey göreceli. Belki de başka başka işlerimiz, sorumluluklarımız olduğu için
harcadığımız zaman ve emek gözümüzde büyüyor. Ama daha şimdiden buna değdiğini
rahatlıkla söyleyebiliriz.
Hayali: “Buna değdi” ile tam olarak ne
kastediyorsunuz? Kişisel tatmin mi?
Başka bir şey mi?
Kitedit: İşin içinde kişisel tatmin yok,
desek yalan söylemiş oluruz. Çocuk ve gençlik edebiyatı konusundaki
birikimimizi değerlendirmek istiyoruz. Etik, ilkeli ve alana yarar sağlayacak şekilde.
Kitedit bir blog, onu düzenli yazılarla besleyen küçük grup zaman içinde
çoğalsa da, günden güne daha çok okura ulaşsa da etkisi hep sınırlı kalacaktır.
Ama biz bu sınırlı etkiyi önemsiyoruz. Çocuk ve gençlik edebiyatının, çocuk ve
gençlik kitapları yayıncılığının çeşitli sorunları konusunda demokratik bir
bilincin oluşmasını sağlamak derdimiz. “Buna değdi” derken de daha şimdiden bu
bilince katkı sunduğumuza dair tepkiler, işaretler aldığımızı kastediyoruz. Bu
da bizi tatmin ediyor, isimsiz kişiler olarak!
Hayali: Sahi, isimsizliğiniz, anonimliğiniz konusunda bize neler söylemek istersiniz?
Kitedit: Doğrusunu merak ediyorsanız, başta (Niçin Kitedit? başlıklı çıkış yazımızdan
da kontrol edilebileceği gibi), belli bir güven oluşturduktan sonra, Kitedit
yazarları olarak ismimizle cismimizle ortaya çıkma planımız vardı. Ama Hülya Soyşekerci’nin başlattığı tartışmayla
birlikte, anonimliğin, isimsizliğin tümüyle meşru, demokratik bir hak olduğu bilincinin ne kadar zayıf olduğu gerçeği
karşımıza çıktı. Bu da bizi, bu hakkı savunmak adına isimsizliği, anonimliği bir süre daha koruma
düşüncesine itti. Aslını isterseniz bizim kim olduğumuzu bilen kişi sayısı hiç
de az değil. Evet, yazılarımızın üstündeki, altındaki ismiyle değil içeriğiyle
değerlendirilmesini istiyoruz. Ama bazen yüz yüze geldiğimiz kişisel
sohbetlerde soruyorlar, biz de söylüyoruz. Kimliğimizi ilkesel olarak ilan
etmeyeceğiz şimdilik ama saklama telaşında da değiliz.
İlkesel
derken, daha önce de sezinlediğimiz ama ancak bloğa başladıktan sonra iyice
bilince çıkardığımız bir olgu kast ediyoruz. Sonuçta anonimlik sektörü
sarmalayan çıkar ve ahbap-çavuş ilişkilerine karşı bir zırh da sağlıyor bize. Zırha
ihtiyacınız var mı ki, diye sorulabilir. Dürüstçe cevap verelim: Evet var. Aksi durumda,
iyi niyetinden şüphe etmediğimiz, alandan tanıdığımız, sizin bizim gibi birçok
kişi, suya sabuna dokunmayan tanıtım yazıları kaleme almak yerine, reklam
gelirlerine, sosyal statüye, pohpohlanmaya, maddi-manevi çıkarlara, iyi niyete (çünkü bazen cehenneme giden yol gerçekten de iyi niyet taşlarıyla döşeli...) hiç bakmadan
gerçek eleştiri yazıları yazıyor olurdu.
Hayali: Son olarak, Kitedit'in eksik
kaldığını düşündüğünüz bir nokta var mı?
Kitedit: Olmaz olur mu?! Yalnızca olumsuz
eleştiriler yapmamız aslında bir eksiklik. Bunu desteksiz övgü ya da yüzeysel
tanıtım yazılarıyla aramızdaki farkı belirginleştirmek, biraz uç bir deyimle “ahlaksız
tekliflerden” korunmak için bilinçli tercih ettik. Ama elimize bizi
heyecanlandıracak denli iyi kitaplar geçtiğinde çok üzülüyoruz. Bu sık olmuyor
ve tam da sık olmadığı için daha fazla üzülüyoruz. Çünkü aslında reklam ve
tanıtım yazısı kuşatmasından en fazla etkilenen bu kitaplar oluyor. Övülen onca
sıradan, tonlarca zaafla malul eserin yanında kaybolup gidiyorlar. En iyi
ihtimalle övülen onca sıradan, tonlarca zaafla malul kitapla birlikte ve aynı
yüzeysel şekilde anılıyorlar. İşte, objektifliğimiz bu açıdan sorgulanabilir.
Çünkü sapla samanın birbirine karıştığı bir ortamda zaafa, zayıflığa,
olumsuzluğa adını koymak önemli, ama ne yazık ki yetmiyor. Biz önceliğimizi buna
verdik. Ne var ki birilerin iyiye de ad koyması gerekiyor. Evet, bu yönlü çabalar
tümden yok değil, ama keşke daha çok kişi bu işi hakkıyla yapsa!
Hayali: Anonim kişiler olarak hayali bir
gazeteciyle, mizansen bir röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür
ederiz.
Kitedit: Gerçek görüşlerimizi açıklamamıza
vesile oldu, bu açıdan hayali bir gazeteciyle mizansen bir röportaj yapmakta sakınca
görmedik. Aksine, keyif aldık. Fırsat olursa, önümüzdeki süreçte tekrarlamaktan da çekinmeyeceğiz.
Nokta ve virgülüne kadar paylaşıyorum. Umarım, yazın alanına katkılarınız ilham verici soluk getirir. Çocuk ve gençlik yayınları adına idealleri olan, yarışmacı, ama sorumluluklarına saygılı bir anlayış oluşturulmasına aracılık eder.
YanıtlaSileden-edilen "piyasa insanları" ile devasa ve vahşi bir endüstriye dönüşen bu alanda değiştirici-dönüştürücü ya da yıkıcı hiçbir etkisi olamayacak ama saygın-güzel-faydalı-iyi bir faaliyet içindesiniz.Her şeye rağmen karşı çıkabilmenin, karşıda durabilmenin güzelliği var burada. Hayranlıkla izliyorum. ibrahimmet@gmail.com
YanıtlaSil