6 Kasım 2012 Salı

Röportajda bir ilk ya da Kitedit'in ilk röportajı


Hayali: Kitedit, çocuk ve gençlik edebiyatı alanında faaliyet gösteren diğer girişimlerden oldukça farklı, yeni bir blog. Nasıl tepkiler aldınız?

Kitedit: Her şeyden önce başta beklediğimizden daha fazla tepki aldık. Günün birinde okunacağımızı, tartışılacağımızı ve ciddiye alınacağımızı biliyorduk, ama bunun bu kadar çabuk gerçekleşeceğini ummuyorduk. Okurlarımız her yeni yazıyla birlikte artıyor, üstelik daha ilk yazıdan itibaren çok çeşitli (ama hepsi alanla ilgili) kişi ve kuruluşlardan çok güzel mesajlar aldık. Kimisi mail yoluyla kutluyor, kimisi isimsiz yorum yapıyor, kimisi yorumunun haricinde bize özelden alanla ve yazılarla ilgili düşüncelerini yazıyor. Cesaretimizi öven de, anonim kalmamızı eleştiren de oldu. Ama genelde gerçek bir ihtiyacı karşıladığımıza dair olumlu tepkiler geliyor. En güzeli: Katkılar almaya başladık. Bize yazı yazanların yanısıra, logo tasarlayan (yakında kullanmaya başlayacağız), hatta bloğumuzu teknik olarak amatörce bulup (aslında açık açık kötü sözcüğünü kullandı), daha modern ve etkili bir sayfa için destek teklif eden var. Facebook ve Twitter’deki varlığımız da bu sayede gerçekleşti.

Hayali: Peki kitaplarını eleştirdiğiniz yazar ve yayınevleri?

Kitedit: İşte, o cephede tam bir suskunluk hakim. Henüz cevap hakkını kullanan (bizim blog buna açık olduğu gibi, pekala kendi mecralarını da kullanabilirler) çıkmadı. Söyleyecekleri sözleri olmadığından mı, yanıt versek o yazılara daha fazla dikkat çekeriz korkusundan mı bilmiyoruz. Bizim yorumumuz, eleştiri kültürünün belli bir olgunluk ve kendine güven gerektirdiği. Ne yazık ki bu konuda hâlâ çok zayıfız.

Hayali: Şimdiye kadar 12 yazı yayınladınız. Özellikle bazı yayınevlerinin kitaplarına daha fazla eğilmeniz rastlantı mı? Bu objektifliğinize gölge düşürmüyor mu?

Kitedit: Hem rastlantı, hem değil. Rastlantı, çünkü şu ya da bu yayınevinin, şu ya da bu yazarın kitaplarını eleştirmek üzere yola çıkmadık. Rastlantı değil, çünkü bildiğimiz, okuduğumuz, çok tanıtıldığı, çok reklamı yapıldığı için dikkatimizi çeken kitaplar genelde ismi cismi duyulmuş belli yayınevlerinden çıkıyor. Yazarımız Uğur Y.’nin de bir önceki yazısında belirttiği gibi, bugün sektördeki bazı yanlış eğilimler de bu yayınevleri tarafından belirleniyor. Doğal olarak eleştiri oklarımız onlara yöneliyor.

Bunun objektifliğimize gölge düşürdüğü savınıza gelecek olursak. Biz edebiyat eserlerinin niteliğiyle ilgileniyoruz. Ve bu nitelik onu yüz defa övseniz de yüz defa yerseniz de değişmiyor. Objektif olup olmadığımızı anlamanız için yazılarımızda neyi eleştirdiğimize bakmanız gerekiyor. Bu eleştiriler desteksiz mi, haksız mı, öylesine ortaya atılmış karalamalar mı, değerlendirmeniz gerekiyor. 
  
Buradan bakınca kriterlerimizi görmek hiç de zor değil. Yazıların okunurluğunu güçleştirmek pahasına gerekçeli, alıntılarla desteklenen eleştiriler yapmaya özen gösteriyoruz. Bize dışarıdan gelen yazıları bu açıdan yetersiz ya da zayıf bulduğumuz zaman eliyoruz. Tüm eleştirilerimiz ciddi bir okuma ve araştırma sürecinin ürünü, kesinlikle çala kalem, üstün körü, sırf eleştirmiş olmak için yazılar yazmıyor/yayınlamıyoruz. Bizim objektiflik ölçümüz bu: Tanıtım yazılarının ve reklamların yarattığı pembe sis perdesinin arkasındaki gerçeği bulmak ve adını koymak.  

Evet, ad koyarken kalemimizi korkak alıştırmıyoruz. Neyi görüyorsak onu söylüyoruz. Öte yandan çocuk ve gençlik edebiyatı yayınlayan yüzlerce yayınevi var, piyasaya durmadan yeni kitaplar sürülüyor. Hepsine eşit ölçüde yetişmemiz imkânsız. Öyle bir “adalet” kaygımız da yok. Bizim eleştirdiğimiz kitaplardan çok daha ağır zayıflıklar barındıran yığınla kitap olduğunun farkındayız, elbette. Ama bu eleştirdiğimiz kitapları zaafsız hale getirmiyor. Kaldı ki, sürekli belli yayınevlerinden çıkan kitapları tümüyle desteksiz, gerekçesiz şekilde, hatta kimi zaman maddi-manevi çıkar karşılığında tanıtan, övenlerin objektifliğinin tartışılmadığı bir ortamda, böyle bir eleştiriyle karşılaşabileceğimizi de sanmıyoruz.

Hayali: Kitedit’in hedef kitlesi kim? Şu anki okurlarınız ile hedef kitleniz örtüşüyor mu?

Kitedit: Çocuk ve gençlik edebiyatını şekillendiren, gelişmesine katkıda bulunan kesimleri hedefliyoruz. Bunlar yazarlar, çevirmenler, editörler, eleştirmenler ve yayınevi çalışanları öncelikle. İkinci halkayı da çocuk ve gençlik edebiyatının gerçek alıcısı olan anne-baba ve öğretmenler oluşturuyor. Eğitimin içeriği egemen güç tarafından belirlendiği, ama edebiyatın bundan bağımsız ve özgür olması gerektiğine inandığımız için çocuğun hangi kitapları okuyacağı konusundaki seçimin öğretmenlere bırakılmaması gerektiğine inanıyoruz. Öğretmenin ve kütüphanecinin rolü okumayı sevdirmek, okuma alışkanlığını geliştirmekle sınırlı olmalı. İlerde bloğumuzda bunun yöntemleriyle ilgili yazılara da yer vermeyi, ya da doğrudan öğretmen ve kütüphaneciye hizmet/destek veren kardeş bir blog açmayı planlıyoruz.  

Çocuk ve gençleri şimdilik hedeflemiyoruz.  Halbuki öyle bir ihtiyaç da var. Yani doğrudan çocuğa seslenen nitelikli bir edebiyat sitesi, dergisi ya da bloğuna. Keşke bu ihtiyacı karşılayacak gücümüz, zamanımız olsa. Ama ne yazık ki, hedef kitlemizle az çok örtüşen şu anki okuyucu kitlemizin ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlanıyoruz.

Hayali: Peki, bu işe ne kadar zaman, emek ve kaynak ayırıyorsunuz? Eleştirdiğiniz kitapları nereden ediniyorsunuz? Size kitap yollayan yayınevi ya da yazarlar var mı?

Kitedit: Bize kitap yollayan yazar ya da yayınevi olmayacağını zaten biliyorduk. Olmamasını da istiyoruz. Bağımsızlık ve objektiflik biraz da çıkar ilişkileriyle ilgili. Bu işten hiçbir çıkarımız yok. Böyle kaldığı sürece de çok rahat ve huzurluyuz. Kitapların bir kısmı zaten kütüphanemizde var, ayrıca her hafta kitapçıları gezip yeni çıkan kitapları tarıyoruz. Dikkatimizi çekenleri alıyoruz. Belki büyük masraflar yapmıyoruz, ama bu işe büyük zamanlar ayırıyor ve küçümsenmeyecek bir emek veriyoruz. Tabii, her şey göreceli. Belki de başka başka işlerimiz, sorumluluklarımız olduğu için harcadığımız zaman ve emek gözümüzde büyüyor. Ama daha şimdiden buna değdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Hayali: “Buna değdi” ile tam olarak ne kastediyorsunuz?  Kişisel tatmin mi? Başka bir şey mi?

Kitedit: İşin içinde kişisel tatmin yok, desek yalan söylemiş oluruz. Çocuk ve gençlik edebiyatı konusundaki birikimimizi değerlendirmek istiyoruz. Etik, ilkeli ve alana yarar sağlayacak şekilde. Kitedit bir blog, onu düzenli yazılarla besleyen küçük grup zaman içinde çoğalsa da, günden güne daha çok okura ulaşsa da etkisi hep sınırlı kalacaktır. Ama biz bu sınırlı etkiyi önemsiyoruz. Çocuk ve gençlik edebiyatının, çocuk ve gençlik kitapları yayıncılığının çeşitli sorunları konusunda demokratik bir bilincin oluşmasını sağlamak derdimiz. “Buna değdi” derken de daha şimdiden bu bilince katkı sunduğumuza dair tepkiler, işaretler aldığımızı kastediyoruz. Bu da bizi tatmin ediyor, isimsiz kişiler olarak!

Hayali: Sahi, isimsizliğiniz, anonimliğiniz  konusunda bize neler söylemek istersiniz?

Kitedit: Doğrusunu merak ediyorsanız, başta (Niçin Kitedit? başlıklı çıkış yazımızdan da kontrol edilebileceği gibi), belli bir güven oluşturduktan sonra, Kitedit yazarları olarak ismimizle cismimizle ortaya çıkma planımız vardı.  Ama Hülya Soyşekerci’nin başlattığı tartışmayla birlikte, anonimliğin, isimsizliğin tümüyle meşru, demokratik bir hak olduğu bilincinin ne kadar zayıf olduğu gerçeği karşımıza çıktı. Bu da bizi, bu hakkı savunmak adına  isimsizliği, anonimliği bir süre daha koruma düşüncesine itti. Aslını isterseniz bizim kim olduğumuzu bilen kişi sayısı hiç de az değil. Evet, yazılarımızın üstündeki, altındaki ismiyle değil içeriğiyle değerlendirilmesini istiyoruz. Ama bazen yüz yüze geldiğimiz kişisel sohbetlerde soruyorlar, biz de söylüyoruz. Kimliğimizi ilkesel olarak ilan etmeyeceğiz şimdilik ama saklama telaşında da değiliz.    

İlkesel derken, daha önce de sezinlediğimiz ama ancak bloğa başladıktan sonra iyice bilince çıkardığımız bir olgu kast ediyoruz. Sonuçta anonimlik sektörü sarmalayan çıkar ve ahbap-çavuş ilişkilerine karşı bir zırh da sağlıyor bize. Zırha ihtiyacınız var mı ki, diye sorulabilir. Dürüstçe cevap verelim: Evet var. Aksi durumda, iyi niyetinden şüphe etmediğimiz, alandan tanıdığımız, sizin bizim gibi birçok kişi, suya sabuna dokunmayan tanıtım yazıları kaleme almak yerine, reklam gelirlerine, sosyal statüye, pohpohlanmaya, maddi-manevi çıkarlara, iyi niyete (çünkü bazen cehenneme giden yol gerçekten de iyi niyet taşlarıyla döşeli...) hiç bakmadan gerçek eleştiri yazıları yazıyor olurdu.

Hayali: Son olarak, Kitedit'in eksik kaldığını düşündüğünüz bir nokta var mı?

Kitedit: Olmaz olur mu?! Yalnızca olumsuz eleştiriler yapmamız aslında bir eksiklik. Bunu desteksiz övgü ya da yüzeysel tanıtım yazılarıyla aramızdaki farkı belirginleştirmek, biraz uç bir deyimle “ahlaksız tekliflerden” korunmak için bilinçli tercih ettik. Ama elimize bizi heyecanlandıracak denli iyi kitaplar geçtiğinde çok üzülüyoruz. Bu sık olmuyor ve tam da sık olmadığı için daha fazla üzülüyoruz. Çünkü aslında reklam ve tanıtım yazısı kuşatmasından en fazla etkilenen bu kitaplar oluyor. Övülen onca sıradan, tonlarca zaafla malul eserin yanında kaybolup gidiyorlar. En iyi ihtimalle övülen onca sıradan, tonlarca zaafla malul kitapla birlikte ve aynı yüzeysel şekilde anılıyorlar. İşte, objektifliğimiz bu açıdan sorgulanabilir. Çünkü sapla samanın birbirine karıştığı bir ortamda zaafa, zayıflığa, olumsuzluğa adını koymak önemli, ama ne yazık ki yetmiyor. Biz önceliğimizi buna verdik. Ne var ki birilerin iyiye de ad koyması gerekiyor. Evet, bu yönlü çabalar tümden yok değil, ama keşke daha çok kişi bu işi hakkıyla yapsa!

Hayali: Anonim kişiler olarak hayali bir gazeteciyle, mizansen bir röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.

Kitedit: Gerçek görüşlerimizi açıklamamıza vesile oldu, bu açıdan hayali bir gazeteciyle mizansen bir röportaj yapmakta sakınca görmedik. Aksine, keyif aldık. Fırsat olursa, önümüzdeki süreçte tekrarlamaktan da çekinmeyeceğiz.

2 yorum:

  1. ercüment sabri6 Kasım 2012 16:47

    Nokta ve virgülüne kadar paylaşıyorum. Umarım, yazın alanına katkılarınız ilham verici soluk getirir. Çocuk ve gençlik yayınları adına idealleri olan, yarışmacı, ama sorumluluklarına saygılı bir anlayış oluşturulmasına aracılık eder.

    YanıtlaSil
  2. eden-edilen "piyasa insanları" ile devasa ve vahşi bir endüstriye dönüşen bu alanda değiştirici-dönüştürücü ya da yıkıcı hiçbir etkisi olamayacak ama saygın-güzel-faydalı-iyi bir faaliyet içindesiniz.Her şeye rağmen karşı çıkabilmenin, karşıda durabilmenin güzelliği var burada. Hayranlıkla izliyorum. ibrahimmet@gmail.com

    YanıtlaSil