ÇÜNKÜ edebiyatın, eleştiriye en az konu olan alanlarının
başında çocuk ve gençlik kitapları geliyor.
Oysa çocuk ve gençlik kitapları yayıncılığı canlı bir pazar. Büyük
yayınevlerinin, yayıncılığa yeni heveslenenlerin görmezlikten gelemediği kadar
canlı, hem de. Düne kadar yalnızca yetişkin kitapları basmış olan yayınevleri bu
alana el atıyor; çocuk ve gençlik edebiyatında uzman olduğunu iddia eden
yayınevleri piyasaya sürekli yeni kitaplar sürüyor; çocuklarımız en iyisine
layık diyen butik yayınevleri açılıyor.
Ya sonra? Sonra bu kitaplar pazarlanıyor. Yayınevleri
kataloglar, basın bültenleri, ilanlar yoluyla kitaplarını tanıtmaya
çalışıyorlar. Büyük bütçeli pazarlama kampanyaları yetişkin edebiyatı alanına
özgü değil artık. Çocuk ve gençlik kitaplarının kârlı bir iş olduğunun/olabileceğinin
sinyalleri arttığından beri bu alanda faaliyet gösteren yayınevleri de tanıtıma
giderek daha büyük bütçeler ayırıyor. Öyle ki, 10, 20 ve daha fazla yıldır iyi
ihtimalle tek editörle, üç beş çevirmenle idare eden bu yayınevlerinin çalışan
kadrosu artık ağırlıklı olarak pazarlamacılardan, basın danışmanlarından,
sosyal medya uzmanlarından, reklamcılardan oluşuyor.
İlanlar büyüdüğünden beri medya da çocuk ve gençlik
edebiyatına eskisi kadar ilgisiz kalamıyor. Tanınmış bir edebiyat
eleştirmeninin bir çocuk kitabına “gönül indirdiği”ne hâlâ yok denecek ölçüde az
rastlanıyor. Ancak ne zamandır kitap eklerinin çocuk ve gençlik edebiyatıyla
ilgili (‘özel’ sayfalara, ‘özel’ köşelere sürülmüş) ‘özel’ alanları var. Buna kimi köşe
yazarlarının arada sırada (hele de kendi çocukları ya da torunları varsa)
‘özel’ hayatlarına giren bir çocuk kitabından söz etmeleri ve doğrudan ebeveynlere ya
da öğretmenlere seslenen, yani asıl alıcının seçimlerini etkilemeye çalışan
‘özel’ çocuk kitabı blogları ya da web sayfaları ekleniyor. Hepsinin ortak
özelliği kitap tanıtımı çerçevesinin dışına taşmamaları.
Bir şeyi sanat eleştirisine konu etmek için onu özgün bir
sanat eseri olarak ele almak, ona bu statüyü tanımak gerekir. Özgün bir sanat
eserini eleştirebilmekse bu alana ilişkin belli bir birikimi, samimi bir ilgiyi
ve ciddi bir emeği şart koşuyor. Türkiye’de çocuk ve gençlik kitapları alanında
kalem oynatanlara bakıp her iki alanın da aksadığını söylemek zor değil.
Buna rağmen çocuk ve gençlik edebiyatının gerçek bir
eleştiriye konu edilmemesinin esas nedeni başka yerde aranmalı. Esas neden tüm
edebiyat dünyasını giderek daha çok belirlemeye başlayan piyasa ilişkileri. Fark
şu: İyi kötü bir geleneği olan yetişkin
edebiyatı eleştirisi bu piyasa ilişkileri tarafından dejenere ediliyorken, kısa
bir geçmişi olan çocuk edebiyatı eleştirisi bizzat bu ilişkilerin içine doğdu,
onlar tarafından şekillendi. Aslında çocuk edebiyatı eleştirisi adına, ortada
ölü bir doğum var da denebilir.
İşin kötüsü çocuk kitapları tanıtımı da eskisi kadar iyi
niyetli, sevimli, cici saiklerle yürütülen bir çaba olmaktan çıktı. Çocuk
kitapları tanıtımları arttıkça bu alanda kalem oynatanlar azaldı. Artık
yayınlanan çoğu çocuk kitabı tanıtımı yazısı, yayınevlerinin elinden çıkma reklam metinlerinden, basın bültenlerinden oluşuyor. Copy-paste gazetecileri bu
yazıların noktasına virgülüne dokunmadığı gibi, kaynak da belirtmiyor.
Yayınevleri ile gazeteler arasında garip (hâlâ garipseyenler kaldıysa tabii)
pazarlıklar sürüyor. O hafta verilen ilanın büyüklüğü yayınlanacak tanıtım
yazısının uzunluğunu belirleyebiliyor.
Kısacası çocuk ve gençlik edebiyatı okuru, meraklısı ve
alıcısı yanıltıcı bir tanıtım yazıları kuşatması altında. Aynı kuşatmadan
yazarlar, çevirmenler, editörler tüm yayın dünyası etkileniyor. Ne yazık ki,
çocuk edebiyatı eleştirisinin içinde bulunduğu güven vermeyen ortam ve koşullarından
çocuk ve gençlik edebiyatı ödülleri de kendini kurtaramıyor. Güvenilirliği
kamuoyunda kabul edilmiş çocuk ve gençlik edebiyatı ödülü var mı? Varsa bile ilk anda
akla gelmiyor.
Tablo kabaca şu:
Ekonomik gücü olan ya da tanıtıma büyük bütçe ayıran yayınevleri
kendilerini en iyi, en uzman, en büyük ilan ediyorlar. Haliyle en güzel çocuk
ve gençlik kitaplarını da onlar yayınlıyorlar. Öyle iddia ediyorlar. Medya döne döne bu kitapları
tanıtıyor. Alıcılar ve okuyucular bu kitapları alıyor. Çok satan bu kitapların
yazarları, editörleri, yayın yönetmenleri kendilerini çok başarılı sanıyor. Ödüller onlar
tarafından paylaşılıyor.
Bu tabloda eksik olan, Kitedit’i
ihtiyaç haline getiren olgu: Çocuk ve gençlik kitaplarını estetik, edebi
kıstaslarla değerlendirmek. Eleştiri yoluyla, çocuk ve gençlik edebiyatı
alanında iddia sahibi yayınevlerini, bu iddiayı doldurmaya zorlamak. Bunu
başaramayanların başından ‘en iyi’, ‘uzman’, ‘öncü’ tacını düşürmek. Çocuk kitabı alanında verimini sürdüren yazar,
çizer ve çevirmenleri üzerinde, eserlerini sanatsal kıstaslar çerçevesinde
gerçekçi bir şekilde değerlendirmeleri ve geliştirmeleri için basınç
oluşturmak. Özgür seçimler yapmak isteyen çocuk ve gençlik edebiyatı meraklısı,
okuyucusu ve alıcısına edebiyat eleştirisiyle hizmet vermek.
İhtiyacı tanımladık. Onu nasıl dolduracağımızı da
açıklayalım.
- Kitedit yalnızca edebiyat eleştirisine ve edebiyat dünyasını ilgilendiren konulara yer verecektir.
- Kitedit’in ele aldığı eserlerin estetik zaaflarına, edebi zayıflıklarına ya da kurgusal hatalarına yoğunlaşacak, çocuk ve gençlik kitapları yayıncılığının aksayan yönlerine dikkat çekecektir.
- Kitedit kendini bu tercihiyle bir parça sınırlandırdığının farkında. Ancak yayın dünyasında güçlü olan hal-hatır ilişkilerinin ve piyasa kurallarının dışına kalmak, bu doğrultuda bir güven oluşturmak için bunu göze alıyor. (Yayınevileri ya da yazarların kitaplarının olumsuz özellikleriyle ele alınması için bize başvuracaklarını beklemediğimiz gibi, bir yergi yazısına 'yayınevinin, yazarın hatırı için kaleme alındı' deneceğini de ummuyoruz.)
- Bu tercih Kitedit’in çocuk ve gençlik kitaplarının olumlu örneklerini, güçlü yanlarını, estetik değerlerini görmezden geldiği yanılgısına yol açmamalı. Sapla samanın birbirine karıştığı bugünkü ortamda, olumsuzlukları örten örtüleri kaldırmak, zaafa, zayıflığa adını koymak aynı zamanda olumluya alan açmak, değerinin görünmesini ve gelişmesini sağlamak demektir. Kitedit’in amaçladığı da budur.
- Kitedit’in yazarları, blog kendini güvenilir bir edebiyat eleştirisi platformu olarak kanıtlayıncaya kadar Kitedit imzasını ya da mahlas kullanacaklardır. Bunun nedeni Kitedit yazarlarının yayın dünyası içerisinde bulunmaları, ekmek paralarını bu alanda çalışarak kazanmalarıdır. Kitedit yazarları işini kaybetme ya da yazar arkadaşını, yayınevi patronunu, çevirmen dostunu küstürme korkusundan uzak, düşüncelerini özgürce ifade etmek istiyorlar. Otosansürden korunmak için isimsiz kalmayı seçiyorlar.
- İsteyen herkes dışardan Kitedit’e çocuk ve gençlik edebiyatı ya da yayıncılığıyla ilgili eleştiri yazıları yollayabilir. Kitedit öncelikli olarak çizgisine yakın bulduğu yazıları yayınlayacaktır. Çizgisine yakın bulmadığı yazılara ise ya kendi yorumuyla birlikte yer verecek, ya da o yazılara link vermekle yetinecektir. Kitap tanıtımı çerçevesini aşmayan ya da konu dışı metinler elenecektir.